http://www.coskunnehir.com.tr/wp-content/themes/fullscreen
Daha Fazla

Rightbox

GÜZEL KONUŞMAK İÇİN İYİ DİNLEMELİYİZ

Son senelerde insanların zamana karşı yarıştıklarından mı yoksa teknolojik gelişmeler nedeniylemidir bilmem özellikle genç nesilde güzel Türkçemizi iyi kullanamama yazışmalarda anlamsız kısaltmalar ve de birbirini dinlemede tahammülsüzlük had safhaya varmış durumda.

Karşımızdaki kişiyi iyi dinlememe dudaklarının hareketine,  giyimine, mimiklerine,ses tonuna takılıp ta söylediklerini anlamadığımız çok olmuştur. Ya da çok hızlı konuşan dudaklarını iyi çalıştırmadığı için bir çok kişinin  kelimelerini anlayamadığımızdan ; ağır konuştuğu için bir müddet sonra dikkatimizin dağıldığı  olmuştur.Bazen de söze başladığı anda lafı nereye getireceğini iyi bildiğimizden , konuşmasını fırsat bilip, onu mat edecek savunmayı hazırlarken konuşmanın bir kulağımızdan girip diğerinden çıktığı da  olmuştur.Bu gibi durumları hepimiz çok iyi biliriz. Bazen “Keşke iyi dinleseydim.” diye pişmanlık duyduğumuz olmuştur. Oysa iletişim bir alış veriştir. Karşısındakileri iyi dinlemek yeniden tekrarlamak gibi sapmaları önleyerek güvenli, sağlıklı bir iletişimin başlangıcı olur.

Yapılan araştırmalar insanların dinleme alışkanlıklarını bir takım guruplarda toplamıştır.

DİNLEMEME: Herhangi bir toplantıya gittiğimizi düşünelim veya konferansa eğer kişi bu konferansa gitmeye zorlanmışsa veya konu kendisini ilgilendirmiyorsa, karşısındaki kişiyi daha konferansa gitmeden yetersiz görüyorsa konferans sırasında başka bir iş yapabilir, başkalarıyla konuşabilir. Eğer konuşmacı bunu yüzüne vuruyorsa “Ben dinliyorum sen konuşmaya devam et.” biçiminde vurdumduymazlığa devam edebilir. Eğer bu durum bir toplantı değil de kişisel olarak yapılıyorsa bunu konuşana yapılan hakaret ya da terbiyesizlik olarak düşünüp konuşmaya orada son vermek en uygunu olacaktır. Konferans sırasında dinler görünüp dinlemeyenler çoğunluktaysa o zaman anlatımınızda bir aksaklık var demektir ki hemen konuşmayı sonlandırmak ertelemek en iyisi olur.  Eksikliklerinizi (daha önceki yazılarımda belirtmiştim.) giderdikten sonra konuşmamızı yeniden yapmak en doğrusudur.

DİNLER GİBİ GÖRÜNME: Dinleyen kişi dinler gibi görünerek başıyla tasdik işaretleri yapar,ağzıyla dinlediğini ispat edercesine “hı..hı..” benzeri sesler çıkarır ,gözleri anlamsız anlamsız  bakar veya el yada ayaklarıyla gereksiz hareketler yapar,kağıt karalar,saçlarını karıştırır,ayaklarını titreştirir veya sallar .Yapılan konuşmadan kopmuş; kendi düşünce ve hayal alemine dalmıştır.Bu durum çeşitli nedenlerle bilinç dışı olabileceği gibi bilinçlide  olabilir.

ART NİYETLİ DİNLEME: Bireysel görüşmelerde veya topluluğa yapılan konuşmalara giden kişilerde iki amaç olabilir. Ya anlatılarla ilgili saldırıya geçmek, ya da söylenilen ne olursa olsun kendini ön plana çıkarmak için fırsat kollamak. Bunun için konuşan kişinin konuşması anlamlı anlamsız ”ama” larla  kesilir.Konuşma bir düşüncenin tartışılması ya da paylaşımı değil; üstünlük mücadelesi haline dönüşür. Böyle durumlarda karşılıklı ses tonları yükselecek, olumlu ifadeler yerine baskıcı ifadeler kullanılacak, üst üste konuşma ve ezici yıpratıcı cümleler kullanılacaktır. Sonuçta her iki tarafta olumlu tavırlarını yitirecek, sinirlenecek belki de kavgaya varabilecek bir durum ortaya çıkacaktır.

Takıntılı dinleme:  Konuşmayı dinleyen kişi konuşanın anlatmak istediklerinden birine takılır kalır ve o sırada süregelen konuşmayı dinlemez ve duymaz. Sadece takıntılı olduğu kelime ve cümleye odaklanır. Yaklaşımı mantıklı olmaktan çok duygusaldır. Bu tarz dinleyen kişiler konuşmanın tümünü anlayamaz çünkü konuşmayı dinlememişlerdir.

Seçerek dinleme: Bu tarz dinleme biçiminde kişi anlatılanlar üzerinde yoğunlaşır ancak, söylenenlerin içinden daha sonra kullanabileceği bilgiyi seçerek belleğine yerleştirir. Bir anlamda konuları kendi bilgi ihtiyacına göre ayıklar. Önemsizleri atar, kendi için gerekli olanlarıysa belleğine yerleştirir. İşte bu nedenle seçerek dinleme özellikle iş yaşamında bazen zorunlu hâle gelir. Kişinin hem işini kolaylaştırır gerekli bilgiyi kısa ve özlü biçimde toparlamasını sağlar, hem de zihinsel yorgunluğu ve gereksiz birikimi engeller. Bu nedenle seçerek dinleme tüm çalışanların ustaca kullanabileceği becerilerden biridir.

Duymak için dinleme: Genelde anı değerlendirmek için yapılan dinlemelerdir. Sinema tiyatro, bale, konser, v.b. etkinliklere gittiğimizde veya televizyonda bir program dinlediğimizde çoğunlukla bu tarz dinlemeyi kullanırız. Özel bir algılama yapmamıza gerek yoktur anı değerlendiririz. Eğleniriz, güleriz, hatta radyo  teypten duyduğumuz seslere (Şarkı-türkü) eşlik ederiz. Ancak bunların büyük bir kısmını sonradan unuturuz.

Empatiyle (eş duyum) dinleme: Herkesin ihtiyaç duyduğu ancak pek az kişinin anlayıp uyguladığı bir beceridir. Zamanımızda çeşitli sorunlar içinde olan kişilerin kendilerine yakın bulduklarına dertlerini açıp rahatlamalarını esas alır. Onun için dinleyen kişinin hoşgörülü, sabırlı geniş düşünmeyi bilen bir kişi olması gereklidir. Dinleyen kişi bencil olmamalıdır. Fakat genelde bu tip insanları bulmak son derece zordur. İki arkadaş konuşurken biri derdini anlatıp rahatlayım derken ; karşısında onu dinleyen kişi “Senin anlattığın bir şey mi? Ben geçen gün senin anlattığının aynısını….” Diye lâfa başlarsa yani empati kurup karşısındakini rahatlatamazsa o zaman yapılan konuşmanın hiçbir anlamı kalmaz. Mutlaka anlatan yani rahatlamak isteyen kişinin anlatmak istediklerini sonuna kadar dinlemeliyiz. Yarın bizim de böyle bir konuşmaya ihtiyacımız olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Özellikle hizmet sektöründe müşteriye  empatiyle  yaklaşmak  satışları artırmanın en önemli koşulları haline geldi. Çünkü insanlar artık başkaları tarafından önemsenmeyi çok istiyorlar. Aynı zamanda kişilerin kendilerini de anlamalarını istemektedirler. Empatiyle yani kendini anlatanın yerine de koyarak dinlemenin sizi farklı bir konuma getireceğini ve eğer ticaretle uğraşıyorsanız müşteri zenginliğini artıracağınızı hiç aklınızdan çıkarmayınız.

About COŞKUN NEHİR

19.12.1957 yılında doğdu. Müziğe küçük yaşlarda mandolin ve keman çalarak başladı. İlk-orta-lise yıllarında Ankara,Tekirdağ,Mersin,Samsun illerinde solo konserler ve oda orkestrası konserleri verdi. 1978-1979 öğrenim yıllarında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi bölümünü birincilikle bitirdi. Dünya gençlik orkestrasında kemanıyla Türkiye’yi temsil etme olanağı buldu. 1982-1983 öğrenim yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera-Şan Bölümünü bitirdi.1983 yılından beri İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğünde Opera Sanatçısı olarak görev almaktadır. 1983-1991 ve 2010-2015 yıllarında Marmara Üniversitesi Müzik bölümünde bireysel söyleme ve Şan öğretmenliği yapmıştır. 2002 yılı başından 2003 yılı Şubat ayına kadar ve 2005-2007 yılları arası İstanbul Devlet Opera ve Balesinde protokol müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Çocuk oyunlarında, solo ve koro rollerde görev almıştır.12 yıl aralıksız oynadığı Rossini’nin Külkedisi isimli çocuk ve gençlik oyunundaki prens rolüyle kırılması güç bir rekor elde etmiştir.4.Murat,Wistor’un Şen Kadınları,Kiss Me Kate,2.Mehmet Karanfil Köy,Batı Yakasının Hikayesi,Ali Baba ve Kırk Haramiler rol aldığı opera eserlerinden bazılarıdır. Fransa, Danimarka, Portekiz, Almanya gibi ülkelerde sesi ile Türkiye’yi temsil etmiştir. coskun-nehir-portfolioUzun zamandan beri anne karnında çocukların müziği duyabilmeleri ve ergenlik çağı bitimine kadar çocukların müzikle olan zihinsel gelişimlerini içeren uluslar arası çalışmaları yakından takip etmektedir. Bu konuyla ilgili olarak 4-6 Haziran 2003 tarihinde yapılan 2. Uluslar arası ana çocuk sağlığı kongresinde bir konuşma yapmış ve bu konuşma Milliyet Gazetesinin haber sayfasında yer almıştır.(6 Nisan 2003 Milliyet Pazar) Aynı konuşmayı daha geliştirilmiş olarak İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi mezuniyet sonrası eğitim programı kapsamında 12 Mayıs 2004 tarihinde sunmuştur. Ayrıca yetişkinlerde müzikle psikolojik tedavi, ses telleri bozuklukları ve tedavisi, mesleğinde sesini kullanan kişilerin daha verimli olması için özel çalışmaları vardır. Bu konu ile ilgili çalışmaları Milliyet Gazetesinin 4 Ekim 2003 tarihli Cumartesi ekinde haber yapılmıştır. 18 Mart 2010 Tarihinde Azerbaycan-Tunus-Almanya-Türkiye’nin ortaklaşa sahneye koyduğu ZİHNİ PAPAKÇI’nın yazdığı SARIKAMIŞ’tan ÇANAKKALE’ye isimli Pafil Tiyatro’da Türkiye adına rol almıştır. Nisan 2010 tarihinde Doğa Kolejleri tarafından başlatılan ve devam eden okullar arası çok sesli koro yarışmasının daimi jüri üyesidir. Haziran 2012 tarihinde bestesi Toroslu BELEN ‘e ait olan ‘Çanakkale Şehitleri’ne isimli eserin ilk seslendirilişini yapmıştır. Kayda alınan eserin geliri lösemili çocuklar yararına ve Van depreminde yıkılan öğretmen evlerinin inşasında kullanılacaktır. 24-05-2013 tarihinde sanata katkıları nedeniyle İSTANBUL VALİLİĞİ NİŞANTAŞI NURİ AKIN ANADOLU LİSESİNDEN takdir belgesi almıştır. Haziran 2014 tarihinden beri internet yayıncılığı yapan Bakırköy Gazete‘de(http://www.bakirkoygazete.com) sanat konularınıda içine alan köşe yazarlığı yapmıştır. Temmuz 2015 tarihinden itibaren Seç Medya ve İletişim Hizmetlerine ait Seç Haber (www.sechaber.com.tr)‘de köşe yazarlığı yapmaktadır.