http://www.coskunnehir.com.tr/wp-content/themes/fullscreen
Daha Fazla

Rightbox

Bilim adamları insanların dünyaya geldikten sonra bazı konularda diğer insanlardan farklı doğduklarını belirtirler. Her insanın yapısal olarak birbirine benzemediğini bugün en kolay yoldan parmak izlerinin farklılığından anlayabiliriz. Fiziksel olarak yer alan bu farkındalık; davranış , yetenek v.s. biçiminde de çeşitli özellikler taşır. Bu konulara daha önceki yazılarımda değinmiştim.Bu yazımda konuşmada yetenek konusundaki özelliklerden bahsedeceğim.

Daha doğuştan tıpkı matematiğe, spora, müziğe daha yatkın olanlar gibi; düzgün ve seri konuşmayı diğerlerinden daha iyi yapabilen insanlar vardır. Bunlar çok az bir hazırlıkla veya doğasından gelen yatkınlıkla karşısındakileri hemen etkilerler yani etkili konuşmaya bir adım önde başlarlar.Vücudun biçimi ,görkemli görünüşü, yüzünün cana yakın olması, sesinin tınısı, gücü, duruş dengesi konuşma sanatının avantajlarıdır. Ama bu diğer insanların köşeye çekilip ben bu işi yapamıyorum demesini gerektirmez.Eğer böyle olursa kişi konuşmaktan korkar , daha sonra bunun yanında çekingenlik ve tembellik alabildiğine artar.Konuşmacı eksik yönlerini bilirse bunları çalışarak olumlu hale çevirir. Gerçek bir konuşmacı şu üç temel koşulu göz önünde tutmalıdır.
A- Dilini yutmuş gibi susup oturmamak, yanlış bir şey söyleyeceğim diye korkup çekinmemek

B- Çevredeki olayları iyi ve kötülüklerine göre ayırıp güven sağlayan bir sağduyuya sahip olmak

C- Türkçeyi düzgün ,anlaşılır anlamlı konuşmak.Bu temel koşullardan sonra iyi bir hazırlık dönemi ve arkasından dinleyenlerle buluşma….

KONUŞMACININ HAZIRLIK DÖNEMİ

1- Konuşmacının anılarını ,izlenimlerini ve onlarla ilgili kavramlarını bir not defterine sıralaması ona yarar sağlar.Konuşmacı istediği zaman onları kullanabilir. Yalnız bunları aynı kitleye yaptığı konuşmalarda sık sık kullanırsa seyirci sıkılabilir.

2- Konuşmacının hazırlanmadan ne söyleyeceğini bilmeden dinleyenlerin karşısına çıkmaması gerekir.İyice hazırlandıktan sonra bu konuşmayı doğaçlama yapıyormuş gibi yapmanız seyirciye güven verir.Konuşma çeşitlenir.

3- Konuşmacı kişilere inanç ve güven verip halk dili kullanmalıdır. Hazırladığımız metni birkaç kez alçak sesle okuyarak yazıları sökmeye çalışmalı ; sonra yüksek sesle yazılara anlam katıp, cümlelere hareket vererek sözler akarak duraksama yapmadan noktalama işaretlerine dikkat ederek çalışmalar yapmalıyız.

4- Hazırladığınız konuya hâkim olup o konuya inanmalısınız.

5- Konuşmanızın mantıksal çözümünü yapınız. Gerekirse çarpıcı bulduğunuz pasajları ezberleyiniz. Ya da bu pasajları küçük fişlere yazıp bu fişleri yanınızda bulundurunuz.

6- Dinleyenlerin karşısına çıkmada önce nasıl bir konuşma hayal ediyorsanız boş bir odada tıpkı topluluk önünde konuşuyormuşsunuz gibi yüksek sesle prova yapınız.

7- Bu çalışmayı bir ses kayıt cihazına kayıt ediniz ve dinleyiniz. Şayet beğenmediğiniz ve eklemek istediğiniz yerler varsa; bunları düzeltip aynı işlemi tekrarlayınız. Bu işlem sizi en iyiye ulaştırmak için iyi bir yoldur.
8- Konuşmanızı yaparken not aldığınız kağıtlara bakmaktan çekinmeyiniz.

9- Konuşurken tonlamalar çok önemlidir eğer dümdüz bir tonlamayla konuşursanı ; bir müddet sonra ilgi dağılır salonda konuşmalar ve uyumalar başlar. Bunun için sözlerinizde nüanslar yaparak konuşmanıza canlılık kazandırın.

10- Toplum karşısına çıkmaktan korkmayınız. Bazı konuşmacılar korkuyu yenmek için ve rahatlamak için alkollü içki alma yoluna giderler. İçince de rahatladıklarını sanırlar. Son derece tehlikeli bir yoldur. Onun için bu yol tercih edilmemelidir.

11- Konuşmaya başlamadan önce kahve ve sigara içmeyiniz. Özellikle Türk kahvesinin telvesi ses telleri üzerinde kalarak öksürük yapar.Sigara da ses tellerine zarar vereceğinden; çok dikkat edilmelidir.

12- Konuşmaya başlamadan önce korkuyu ortadan kaldırmak için birkaç cümle söyleyip ruhsal durumunuzu kontrol ettikten sonra konuşmaya başlayınız.

13- Dinsel inancınız kuvvetliyse konuşma öncesi dua okumak sizi rahatlatıp korkuyu azaltır.

14- Konuşurken açık yürekli olmalı kendini beğenmiş tavır ve kelimelerden uzak durmalı ; konuşulan sözler arasında tutarlılık olmalı.

15- Tamamen yabancı olduğumuz bir konu üzerinde iyice hazırlanmadan dinleyici karşısına çıkmamalıyız.

KONUNUN HAZIRLANMASI

Şimdi de topluluk karşısında yapacağımız bir konuşmayı hazırlarken nelere dikkat edilmesi üzerinde duralım.
Hazırladığınız konuyu belirledikten sonra yazılı ve görsel kaynaklardan araştırma yaparak gerekirse o bilgilerin önce altlarını çizin sonra fişlere geçiriniz. Sonra fişlerinizi konuşma ve düşüncelerinize göre sıralayınız.
Çağımızın teknolojisinden faydalanarak bilgisayardan veya başka teknolojik aletlerden elde ettiklerinizi de tıpkı yukarıda anlattığım gibi bir sıralamaya düzene sokunuz.
Canlı belgelere başvurunuz. Onlardan randevu alıp birebir görüşünüz. Konuşma konunuzu iyi bilen kişilerin düşüncelerinden faydalanınız. Onların kaynaklarından faydalanınız. Ses kaydı görsel kayıt ve resimler elde ediniz. Fotoğraf çekiniz.
Tüm kaynakları hazırladıktan sonra konuşmanızı kompozisyon şeklinde yazınız. Yazdığınızı okuyunuz. Fazlalıkları çıkarıp; sizce eklemek istediğiniz bilgileri ekleyiniz.
Metinin hazır olduğuna emin olduktan sonra da bu metni ya ezberlemeye çalışınız ya da küçük küçük fişlere not ediniz. Unutmayınız ki kocaman kağıtlarla dinleyicinin karşısına çıkmakla konuşmanıza başlamadan dinleyicilerden olumsuz not alırsınız.

KONUŞMANIN SUNULMASI

1- Konuşmada kıyafet çok önemlidir. Bir topluluğun önünde konuşacağınız için hem beylerin hem de hanımların düzgün ama aşırıya kaçmadan kıyafetler seçmeleri ve hanımların aşırı makyaj yapmadan dinleyici önüne çıkmaları önemlidir. Mevsimine göre kıyafetler ve genelde koyu renklerin seçilmesi önerilmektedir. Dinleyici sizin kıyafetinizden çok verdiğiniz bilgilerle ilgilenmelidir.Ütüsüz, rengi solmuş pis kıyafetlerden kaçınılmalıdır.

2- Sonra kendimizden emin bir şekilde dinleyicinin karşısına çıkar ve onları sükûnetle selamlarız.

3- Ayakta konuşuyorsak ellerimizi unutmamak gerekir. Yani ne çok aşırı şekilde ellerimizi kullanmalıyız ne de hiç kullanmamazlık etmeliyiz. Oturuyorsak ayak ayak üstüne atmaktan ve ayağımızı uzatmaktan çekinmeliyiz. Diyaframımızı sıkıştırmamak için dik oturmalıyız.

4- Eğer vücudumuzda o gün bir yorgunluk, biraz sıkıntı ,soluk yetmezliği varsa oturduğumuz sandalyeye arkamızı dayamalı ve derin nefes almalıyız. Sonra konuşmaya başlamalıyız.

5- Bütün dinleyicilerin dostlarımız olduğuna kendimizi inandırmalı ve onlarla dostluk köprüsü kurmalıyız. Sözlerimizi söylerken çeşitli yönlere bakarak konuşmamızı sürdürmeliyiz.

6- Konuşurken ara sıra dil sürçmesi yaparsak üzerinde durmadan hemen geçivermeliyiz. Eğer düzeltmeye kalkarsak; dinleyici yanlışımızı fark eder Bir konferansta tek bir sözcük büyük önem taşımaz. Dinleyici bütünlüğü kendi sağlar.

7- Konuşmamızı sürekli kağıttan veya notlarımıza bakarak okumamalıyız. Gözlerini kağıttan ayırmayan konuşmacı dersini yenileyen, iyi çalışmamış öğrenci izlenimi verir. Bunun için hazırladığımız konuşmanın tümünü olmasa bile bir kısmını ezberlememiz gerekir.

8- Konuşmaya başlamadan önce salonda sessizliği elde edip sizi dinlemeleri için dinleyicilere bakınız. Bu salonun her yönüne doğru olsun. Şayet konuşmaya devam eden bölüm varsa o bölüme açık yüreklilik ,sevgi ve içtenlikle bakınız.

9- El kol hareketleri fazla yapmayınız. Tiklerden vazgeçiniz. Örneğin başınızın tepesini ,kulağınızı veya herhangi bir yerinizi kaşımayınız.Parmaklarınızı burnunuza götürmeyiniz, tırnaklarınızı kemirmeyiniz.Bazı konuşmacılar konuşmalarında her cümleden sonra ifadelerini yeterli bulmayıp cümle sonlarında konuşmalarına suni bir gülümseme eklerler.
Kendilerince bu gülümsemeyle ifadeleri tamamlanır bu çok yanlıştır. Genelde bu kişiler ya konuya hakim değildirler veya konuştukları dile hakim değildirler. Onun için bir kere daha hatırlatmakta yarar var.Hakim olmadığınız bir konuda kesinlikle bir topluluk önünde konuşmayınız.

10- Eğer konuşmacı mikrofon kullanıyorsa mikrofondan bir (1) metre uzakta durmalı; mikrofona konuşup 25-30 santimetreden (cm) daha fazla yana dönmemelidir.
Mikrofon masanın üzerinde duruyorsa konuşmacı masaya dayanmamalı ve mikrofonu kımıldatmamalıdır.

11- Gürültülü nefes almamalı, diyafram nefesinden vazgeçmemeli, nefes alışlarını ve kağıt hışırtılarını mikrofona yansıtmamalıdır.

12- Konuşurken sözcük ve cümleleri düşünce ve duygulara göre uygun tonlama ve ses perdesini kalınlaştırarak veya incelterek yapmalıyız. Buna SES BÜKÜMÜ denir. Dümdüz kitap okur gibi konuşma yaparsa bir müddet sonra dinleyenler sıkılırlar ve sizi dinlemez olurlar.Ses bükümü yapay ve suni olarak ikiye ayrılır. Birincisi konuşmanın doğasında olan ses bükümleridir ki konuşmaya kendiliğinden gelirler; diğeri konuşmacı konuşmadaki püf noktaları akılda kalsın diye genelde sesini yükselterek veya incelterek özellikle yapar.

13- Cümlelerin giriş ve bitişleri açık ve anlaşılır olmalıdır. Cümle sonları sönmemelidir. Dinleyen cümle sonlarını tam olarak anlayabilsin ki o cümleden sonra gelen cümleyle bağlantı kursun. Avaz avaz bağırarak veya çok güçsüz bir sesle konuşmak konuşmada dinleyicileri rahatsız eder .Özellikle hafif sesle konuşan konuşmacıyı dinlemek için bütün dikkatini veren dinleyicinin bir müddet sonra zihni yorulur ve konuşmayı dinlemez.

14- Cümleler arasında diğer sözcüklerden daha fazla anlamı kendinde saklayan sözcükler vardır. Bunlara değer sözcüğü denir.Diksiyonda (konuşmada) bu sözcükler ayrılmalı ve belirtilmelidir.Bu sözcükler ya hafif bir durakla ya da ses değişikliğiyle (suni ses bükümü) belirtilmelidir.

15- Söylenen sözcüklerde hareket ayarlanmalıdır. Bu da bir konunun anlatmak istediği duygu ve düşüncelerin ağır veya çabuk söylenmesidir. Hareket değişikliği genellikle bir düşünceden bir duygudan başka bir duygu ve düşünceye geçmektir. Fakat bu yapılırken konunun bütünlüğü bozulmamalıdır.

16- Konuşmacı dinleyicilerine hazırladığı bir konunun ayrıntıları üzerinde fazla durursa hareketin gelişmesine engel olur. Bunun için anlatılan konunun en önemli ayrıntılarını aydınlatmak; diğerlerini gölgede bırakmak gerekir. Hareketi süratle karıştırmamalıyız. Hareket, duygularımızın açıklanmasında önemli rol oynar. Yorgunluk, halsizlik, keder, sabır, sükûn, rahatlık, karamsarlık, gevşeklik, hayale dalmak, kararsızlık hareketi ağırlaştırır.Savaş, çatışma, sabırsızlık, sertlik, hiddet,taşkınlık, öfke, korku, dehşet, sevinç, neşe, coşku duyguların hareketini çabuklaştırır.

About COŞKUN NEHİR

19.12.1957 yılında doğdu. Müziğe küçük yaşlarda mandolin ve keman çalarak başladı. İlk-orta-lise yıllarında Ankara,Tekirdağ,Mersin,Samsun illerinde solo konserler ve oda orkestrası konserleri verdi. 1978-1979 öğrenim yıllarında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi bölümünü birincilikle bitirdi. Dünya gençlik orkestrasında kemanıyla Türkiye’yi temsil etme olanağı buldu. 1982-1983 öğrenim yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera-Şan Bölümünü bitirdi.1983 yılından beri İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğünde Opera Sanatçısı olarak görev almaktadır. 1983-1991 ve 2010-2015 yıllarında Marmara Üniversitesi Müzik bölümünde bireysel söyleme ve Şan öğretmenliği yapmıştır. 2002 yılı başından 2003 yılı Şubat ayına kadar ve 2005-2007 yılları arası İstanbul Devlet Opera ve Balesinde protokol müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Çocuk oyunlarında, solo ve koro rollerde görev almıştır.12 yıl aralıksız oynadığı Rossini’nin Külkedisi isimli çocuk ve gençlik oyunundaki prens rolüyle kırılması güç bir rekor elde etmiştir.4.Murat,Wistor’un Şen Kadınları,Kiss Me Kate,2.Mehmet Karanfil Köy,Batı Yakasının Hikayesi,Ali Baba ve Kırk Haramiler rol aldığı opera eserlerinden bazılarıdır. Fransa, Danimarka, Portekiz, Almanya gibi ülkelerde sesi ile Türkiye’yi temsil etmiştir. coskun-nehir-portfolioUzun zamandan beri anne karnında çocukların müziği duyabilmeleri ve ergenlik çağı bitimine kadar çocukların müzikle olan zihinsel gelişimlerini içeren uluslar arası çalışmaları yakından takip etmektedir. Bu konuyla ilgili olarak 4-6 Haziran 2003 tarihinde yapılan 2. Uluslar arası ana çocuk sağlığı kongresinde bir konuşma yapmış ve bu konuşma Milliyet Gazetesinin haber sayfasında yer almıştır.(6 Nisan 2003 Milliyet Pazar) Aynı konuşmayı daha geliştirilmiş olarak İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi mezuniyet sonrası eğitim programı kapsamında 12 Mayıs 2004 tarihinde sunmuştur. Ayrıca yetişkinlerde müzikle psikolojik tedavi, ses telleri bozuklukları ve tedavisi, mesleğinde sesini kullanan kişilerin daha verimli olması için özel çalışmaları vardır. Bu konu ile ilgili çalışmaları Milliyet Gazetesinin 4 Ekim 2003 tarihli Cumartesi ekinde haber yapılmıştır. 18 Mart 2010 Tarihinde Azerbaycan-Tunus-Almanya-Türkiye’nin ortaklaşa sahneye koyduğu ZİHNİ PAPAKÇI’nın yazdığı SARIKAMIŞ’tan ÇANAKKALE’ye isimli Pafil Tiyatro’da Türkiye adına rol almıştır. Nisan 2010 tarihinde Doğa Kolejleri tarafından başlatılan ve devam eden okullar arası çok sesli koro yarışmasının daimi jüri üyesidir. Haziran 2012 tarihinde bestesi Toroslu BELEN ‘e ait olan ‘Çanakkale Şehitleri’ne isimli eserin ilk seslendirilişini yapmıştır. Kayda alınan eserin geliri lösemili çocuklar yararına ve Van depreminde yıkılan öğretmen evlerinin inşasında kullanılacaktır. 24-05-2013 tarihinde sanata katkıları nedeniyle İSTANBUL VALİLİĞİ NİŞANTAŞI NURİ AKIN ANADOLU LİSESİNDEN takdir belgesi almıştır. Haziran 2014 tarihinden beri internet yayıncılığı yapan Bakırköy Gazete‘de(http://www.bakirkoygazete.com) sanat konularınıda içine alan köşe yazarlığı yapmıştır. Temmuz 2015 tarihinden itibaren Seç Medya ve İletişim Hizmetlerine ait Seç Haber (www.sechaber.com.tr)‘de köşe yazarlığı yapmaktadır.