Ülkemizde son senelerde sanatseverlerin ve sanatla uğraşan gerek amatör gerekse bu işten ekmek yiyen profesyonel ne kadar güçlükler içinde olduklarını tahmin etmek zor değildir. Halbuki MUSTAFA KEMAL ATATÜRK bir konuşmasında ‘SANATSIZ KALMIŞ BİR TOPLUMUN HAYAT DAMARLARINDAN BİRİ KOPMUŞTUR.’ demektedir. Bir toplumun zinde kalması , kültür seviyesinin artmasındaki en önemli katkılardan birisi de sanattır.
Yoğun işi ortamında çalışan, devamlı stres içinde yaşamını sürdüren , şehir ortamındaki gürültüden ,pis havadan etkilenen insanoğlu rahat ve huzur içinde yaşamayı hak etmektedir. Aynı zamanda bu insanların karşılıklı iletişimlerinin düzgün ve düzeli olması , anlaşılabilmesi, sanal ortamda başarılı olmaları içinse bir eğitimin gerekli olduğu artık kaçınılmazdır. Ev hanımları evde yemek yaparken , temizliklerini gerçekleştirirken söyledikleri şarkı, türkü v.s. daha bilimsel olarak yapmak istemektedirler. Kişiler diyafram nefesi kullanarak daha sağlıklı yaşamayı arzu etmektedirler. Yoğun iş ortamından sonra insanlar streslerini bağırarak , şiddet uygulayarak değil de şarkı söyleyerek bir müzik aleti çalarak değerlendirmek istemektedirler. Gene mesleğini konuşarak ,şarkı söyleyerek yapanlar uzun süre yorulmadan seslerini kullana bilmeleri için arayış içine girmişlerdir. ( ÖĞRETMENLER, SPİKERLER, POLİTİKACILAR, ŞARKICILAR V.S.). Mesleği din görevlisi olanlar seslerini daha iyi kullanmak istemektedirler. Türk Müziği Konservatuarları eğitime başladıktan sonra çeşitli ortamlarda diplomasız sanatçılar şarkı söylemenin eğitimli bir sesle ne kadar kolay olduğunu kavramakta zorluk çekmemişlerdir. Böylece yıllardır devam eden seslerindeki kısıklıklardan, poliplerden, ses tellerindeki aralık ve nodüllerden kurtulmuşlardır.
Ayrıca sanatsız , eğitimsiz bir ülkede yaşayan toplumların yok olmaya mahkum olduğunu da bakın ünlü Çin filozofu KOFİÇYÜS nasıl tanımlamış. Çin filozofuna sorarlar:
‘’ Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu’’ Düşünür şöyle cevap verir.’’ HİÇ KUŞKUSUZ DİLİ GÖZDEN GEÇİRMEKLE İŞE BAŞLARDIM. DİL KUSURLU OLURSA,SÖZCÜKLER DÜŞÜNCELERİ İYİ ANLATAMAZ.DÜŞÜNCELER İYİ ANLATILAMAZ SA YAPILMASI GEREKEN İŞLER DOĞRU YAPIMAZ. ÖDEVLER GEREĞİ GİBİ YAPILMAZSA TÖRE VE KÜLTÜR BOZULUR. TÖRE VE KÜLTÜR BOZULURSA ,ADALET YANLIŞ YOLA SAPAR. ADALET YOLDAN ÇIKARSA ŞAŞKINLIK İÇİNE DÜŞEN HALK NE YAPACAĞINI BİLEMEZ. İŞTE BUNUN İÇİNDİR Kİ HİÇ BİR ŞEY DİL KADAR ÖNEMLİ DEĞİLDİR.’’
Bir Milletin yaşayabilmesi için dilin önemi son derece önemlidir. Dilini unutan ve yozlaştıran milletler yok olmaya mahkumdur. Öyleyse güzel Türkçemizin yanına bir de güzel artikülasyonu eklersek bizim de yukarıda belirtilen konuya katkımız olur. Güzel konuşma ise ancak GÜZEL KONUŞMA VE ŞAN DERSLERİYLE sağlanır.
Sevgili sanatseverler; İşte ben bu siteyi 35 (otuzbeş) senelik Eğitmenlik ve 31(otuzbir) senelik Opera sanatçılığımın tecrübelerini sizinle paylaşmak için kurdum.
Tecrübelerimi size aktarmak ve sizlere yardımcı olmak en büyük amacım. Bu arada anne karnındaki çocukların klasik müzik dinleterek zihinsel gelişmelerine yardımcı olmak konusunda Türkiye de ilk çalışma başlatanlardan biriyim. Onlarca anneye hamilelik döneminde yararlı olmaya çalıştım. Çalışmalarıma katılan çocuklar yurt içi ve dışında başarılar içinde yaşamlarını sürdürmektedirler.
Eğer sitemi takip etmek isterseniz. Bu köşemde sizlerle çeşitli konuları paylaşacağım ve sizin sorularınızı mail yoluyla , telefonla cevaplamaya çalışacağım.